hesabın var mı? giriş yap

  • xii. yüzyıl'da yaşayan şeyh adi bin musafir'in görüşlerine dayandırılan dinsel akıma
    verilen addır. inançları maniheizm, mazdaizm, musevilik, nasturizm ve islamiyetin bir karışımıdır.evet bu din sanıldıgının aksine tamamen zerdüştlük temelleri içermez ondan etkilenmiştir ve islamiyet öğelerinide içerisne alarak oluşmuş karma bir dindir.ilk olarak bir tarikat akımı olarak çıktığı söylenebilir ki şeyh adi bin musafir bir dönem abdulkadir ceylaninin müridi olmuş onunla berabaer hacda bulunmuş bir şahsiyettir.daha sonra hakkariye gelerek bu tarikatın temellerini atmıştır.zamanla tarikat temelleri aşınmış olup içinde bulunan(ve her tarikatın başıana gelebilecek) ruhban(din asilzadeleri ve bunlara verilen hürmet)kurumu sayesinde dinleşmiş.anadoludaki diğer dinlerin bir harmanı olarak ortaya cıkmıştır.şeyh adi musaffir ve bir emevi halifesi olan yezidi kutsallaşan şahsiyetlerdendir.adi musaffirin ehli sünnet diniyle ilgili kitabı ana kitaplarıdır.bunun dışında mushaf-ı reş ve kitab-ül cilwe diğer kaynaklarıdır.islam,hristayanlık vs. gibi dinlerde belirtilen şeytanın yaratılan bir varlık oldugu inancı yoktur.başlangıçta şeytanın ve tanrının eşit güçte oldugunu ve daha sonra melek tavus yani şeytanın cenetten kovulduguna inanırlar ve bu yüzden hem şeytana hem de tanrıya ibadet onlar için gereklidir.bu dinde ki ruhban sınıfının yapılaşması günümüz ve daha önceki sufi veya sufi olmayan tarikatların bir cogundaki yapılaşmaya müthiş şekilde benzer.bu sınıfta mir,şeyh baba,şeyhler,fakirler,pirler şeklinde bir yapılaşma vardır.

    mir en üst seviyedeki dini yetkilidir ve mirlik veraset yoluyla gecer genelde babadan ogula gecer.şeyh baba en büyük fetva kurumudur.zekatlar verilirken bunun yüzde 30 yakın kısmı ruhban sınıfına verilmek zorundadır ve bu şekilde dinin korunduguna inanılır.oruçlar aralıkta olmak üzere 3 gündür bunun dışında şeyler,pirler aralıkta ve temmuzda olmak üzere 20 gün oruç tutarlar.namazlar gün doğarken ve batarken kılınır.tamamen şirk temelli bir din olan bu dinin harici kökenli oldugu gerceği tartışılabilir.çünkü kurucusu emevi soyundan bir kişidir ve bu tarikatı oluşturmadan önce sünni kökenli tarikat şeyhlerinin yanında yetişmiştir,yezid bin muaviye(peygamber torunu katili) de kutsal saymaları onların arapemevi dinin(islam demiyorum) yozlaşmış temsilcileri saymamıza bir nedendir.ve cogu kişinin söylemekten korktuğu gibi şii veya harici kökenli bir din dememiz dogru olmaz onlardanda etkilenmiş olabilir ama asıl kurucusu sünni kökenli bir şahsiyettir.sonuç olarak belki de ilk satanist din sayılabilecek bir din olup,islam kavramının ve gercek islamın din asilzadeleri tarafından yozlaşmasıyla ortaya cıkmıştır.

  • insan için olumlu ve yapıcı olanın sadece olguları gözlemleyerek betimlemek olduğunu ileri süren öğreti.

    pozitivizm (olguculuk) öğretisi hume ve kant anlayışları temeli üstünde fransız düşünürü auguste comte (1798-1857) tarafından kurulmuştur. ingiliz düşünürleri john stuart mill (1806-1873)'le herbert spencer (1820-1903)'in de geniş çapta katkıları olmuştur. öğretiye olguculuk adını veren comte'tur.

    comte'un terminolojisinde pozitif deyimi, negatif deyiminin tam karşıtıdır. comte, bu deyimle, kurduğu sistemden önceki bütün felsefelerin yıkıcı ve olumsuz olduklarını, ancak kendi sisteminin yapıcı ve olumlu olduğunu ileri sürmektedir. comte'a göre bütün felsefeler yıkıcı ve olumsuz olmuşlardır, çünkü deneyi aşan anlamında metafizikle uğraşmışlardır. oysa ister düşünceci (idealist) ister özdekçi (materyalist) olsun, deneyi aşan bütün spekülâsyonlar metafiziktir. felsefeden metafiziği atmak ve bunun yerine bilimi koymak gerekir, bundan ötürü de olguculuk bir bilim felsefesi'dir.

  • filmin baş tarafındaki yanık bölümün geçilmesi amacıyla ilk bir kaç pozun çok da gerekli olmayan çekimlere harcandığı, film makarasının sonunda ise "hadi yaaaa!.. bitti!.." diye hüzünlere gark oldunduğu zamanlardı. geziye gidildiğinde yanına bir kaç makara fazladan boş film almaktı. başkalarının pozlarını çektiğinde kendine de kalsın diye fotoğrafçıya "kafa + 1 sayıda basılacak usta!.." diye tembihlendiği, manzara pozlarında ise bazı şaşkın fotoğrafçıların "ulen kafa yok ama iyisi mi iki tane basayım bundan..." diyerek hesabı şişirdiği günlerdi. okul gezilerinden sonra fotoğraflar dağıtılırken para toplama ya da para verme telaşıydı. önce birer tane örnek baskı alınıp daha sonra çoğalttırılırken, "ulen bu da falancanın filanca kuzeniymiş, nerden görecem herifi bir daha?!?" deyip sayıya dahil edilmediği, sonra da o falancanın "aaaa, kuzenim için yok mu?!?" diye arıza çıkarttığı bir dönemdi.

    hey gidi hey.

  • ayın hilal şeklinin dünyanın her yerinde sağa bakmaması. türkiye'de aşağı yukarı tam olarak sağa bakan hilalin güneye indikçe saat yönünün tersine dönmesi. dahası ülke bayraklarının bundan etkilenmesi. türkiye, pakistan ve moritanya bayraklarındaki hilallerin ülkelerin coğrafi konumu hakkında bilgi vermesi.

    vay anasını! moritanyalı çocuğa ay dede çiz desen yukarı bakan hilal çizecek. hayat ne garip, hilaller falan.

    güneye inme editi: saat yönünün tersine demişiz zamanında ama fark etmez tabii. sonuçta ayın başı veya sonu olmasına göre iki yöne de bakabilir.

  • her türlü hesaplamaya gücü yeten bir bilgisayarın varlığını düşünelim. çarpışma hızı, enerji, momentum, atışlar ve şimdiye kadar geçerli olan bütün fizik kurallarını bilip uyguladığını varsayalım. şimdi bu mükemmel ötesi bilgisayarın bilardo toplarının çarpışma sonrasındaki konumlarını belirleme hususunda ne kadar aciz kaldığını açıklayalım.

    bilgisayarın çarpışmaları hesaplayabilmesi için bütün başlangıç verilerinin girilmesi gerekir. biz de ilk topa vuruş açısı, vuruş hızı, bilardo masasındaki pürüzlü yerler, topun üzerindeki toz gibi en ufak detayı bile atlamadan sisteme girdiğimizi varsayalım.

    işte bu durumda bile bilgisayar çarpışmaları kesin olarak hesaplayamıyor. matematiksel fizikçi sir michael berry'nin hesaplarına göre topların dokuzuncu çarpışmasını doğru bir şekilde hesaplayabilmek için masanın yanında duran birinin kütleçekim etkisini hesaba katmak gerekir. 56. çarpışmayı doğru doğru hesaplayabilmek içinse evrendeki her atomu hesaba katmak gerekir. milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki tek bir atomun dahi çarpışmanın sonucuna etkisi olur.

    deterministik anlayış sekteye uğruyor, çünkü kuantum indeterministik.

    edit: makro sistemlerde kuantumun etkisinin görülebilmesinin pek mümkün olmadığı bilgisi geldi. heisenberg belirsizlik ilkesi de bu durumu açıklıyor.

  • sanırım çocukları gece 3'te çıkardıkları için toplama fırsatı bulamamışlar. ayıp oldu hacılara.

  • “bu ülkede gemiler seferlerini durdurdu. herkes ekmek kuyruğuna girdi. doktorlar iş bıraktı, doktor bulamadık.” diyen dayılar ne zaman gelir? o dayılar biz mi olacağız?

  • bizim şirketteki kızların ekseriyetle çoğu böyle. şirketteki erkeklerle ev fiyatları, araba fiyatları, döviz, borsa, nereye yatırım yapmalıyız gibi konuları konuşurken. bu kızlar sadece nereye gitsem, ne giysem, bak aşırı pahalı markadan ne aldım veya yaa iphone 15 çıktı benim iphone 14 eskidi yaa diye ağlarken görüyorum. işin komik yanı, bu iphone 14ü eskiyip 15 almak isteyen arkadaşın 2 katını kazanan arkadaşımda iphone x bende de iphone 11 var. anlayacağınız bu kızların gelecek kaygısı yok. para biriktirme derdi yok. ne kazanıyorsa anlık harcıyor çünkü beklenti de yok onlardan. iki gün sonra evlenmek istediğinde çocuğa soracağı ilk şey evin araban var mı olacak ama kimse ona sen şimdiye kadar kazandığın parayı ne yaptın diye sormayacak.

  • türk hava yolları covid döneminde iptal ettiği uluslararası uçuşumdaki 2 biletime (yaklaşık 2000 usd) çöktü.

    o iletişim merkezi, vs. çalışmıyor güvenmeyin.

    yıllar sonra biz tüketici mahkemesine başvurduk, umudumuz pek kalmasa da.

    siz bekletmeden bunu yapın..

    malesef eskilerin güvenilir thy si iki kuruşumuza göz dikmiş durumda.